Makale
Makale
İbn ‘Arabî Düşüncesinde Estetik Anlayış
Aesthetics in Ibn ‘Arabī’s Thought
Serkan Denkçi
Yıl 2024, Sayı 2, Sayfalar:52-72
Ever since the human life started on earth, man has been curious about the world around him and sought for
the things that would give him peace of mind. He has tried to make sense of every thing he has encountered
or experienced, and has attributed aesthetic values such as beauty, uglyness, goodness, badness, usefulness,
etc. to it. The most important of these aesthetic values is undoubtedly the beauty. The phenomenon of
beauty, which falls within the field of aesthetics, was first addressed as a philosophical problem by Greek
philosophers as they contemplated and wrote various works on it. Ibn ‘Arabī, on the other hand, approached
beauty on an ethical, aesthetic and metaphysical level without neglecting its emotional aspect. In his thought,
beauty is considered in the context of the effects of the experience of unveiling (kashf ) obtained as a result
of Sufi training on the perception of existence. In Ibn ‘Arabī’s thought, the various emotional and spiritual
states of man are in a quality that determines not only the aesthetic life but also the ethical life and even the
understanding of God and existence. Moreover, Ibn ‘Arabī’s thought sees it possible to transcend by means of
love first to beauty in spirits, then from beauty in spirits to beauty in actions, and ultimately to annihilation
in the Absolute Beauty, that is, in God. Therefore, the interconnectedness between metaphysics, aesthetics,
and ethics is quite strong in Ibn ‘Arabī’s thought. According to Ibn ‘Arabī, the divine beauty, the Beauty of
God, is manifested in everything in the universe, There is nothing but beauty in this realm, because God
created the universe in His own image, and He is beautiful. Thus, the entire universe is beautiful. Beauty
is an attribute of God’s mercy and grace to existence. The beauty that stems from this effulgence of unity
encompasses existence, and in fact, this unifying beauty is called “Beautiful Unity.” In this article, we try
to find answers to the questions below within the framework of Ibn ‘Arabī’s ontology, a founding thinker,
realizer (muhaqqiq), and metaphysician in the field of Sufism, which is the dimension of perfection (iḥsān)
in Islām “Is it possible to claim that there is an aesthetic understanding? If there is, then what is beautiful
and/or ugly for Ibn ‘Arabī? What does the manifestation of divine beauty mean? What kind of perception
can be suggested in considering the relationship between beauty and love? Does aesthetics have a role in
establishing the existence of God?”
İnsan, dünya sahnesinde yer aldığı günden beri, merakıyla pek çok şeyi araştırmış, soruşturmuş ve kendisine
gönül rahatlığı verecek şeyleri bulmaya çalışmıştır. Karşı karşıya kaldığı ya da tecrübe ettiği her
objeyi anlamlandırma çabasında olmuş, ona güzel, çirkin, iyi, kötü, faydalı vb. estetik değerler yüklemiştir.
Bu estetik değerlerden en önemlisi ise kuşkusuz güzellik değeridir. Estetiğin ele alıp incelediği güzellik
fenomenini felsefî bir sorun olarak ilk kez Yunanlı filozoflar ele almış ve bu sorun üzerine tefekkür edip
eserler vermişlerdir. İbn ‘Arabî ise güzelliği, hissî yönünü ihmal etmeden etik, estetik ve metafizik bir
eksende incelemiştir. Onun düşüncesinde güzellik, tasavvufî terbiye sonucu elde edilen keşfî tecrübenin,
varlığı idrakteki tesirleri bağlamında ele alınır. İbn ‘Arabî düşüncesinde insanın muhtelif hissî ve rûhî
halleri, estetik hayatı olduğu kadar etik hayatı, hatta tanrı ve varlık anlayışını da tayin edici keyfiyettedir.
Dahası İbn ‘Arabî düşüncesi, aşk sayesinde ruhlardaki güzelliğe, ruhlardaki güzellikten de eylemdeki
güzelliğe ve neticede Mutlak Güzel’de yani Tanrı’da yok oluşa geçişi mümkün görür. Bu sebeple İbn ‘Arabî
düşüncesinde metafizik, estetik ve etik arasındaki bağ oldukça kuvvetlidir. Bu düşünceye göre âlemdeki her
şeyde Allah’ın Cemâl ismini alan ilâhî güzellik vardır. Güzellikten başka bir şey yoktur, zira Allah âlemi
ancak kendi suretinde yaratmıştır ve O güzeldir. Böylece bütün âlem güzeldir. Güzellik, Allah’ın varlığa
gösterdiği rahmetin ve lütfun bir sıfatıdır. Bu birlik feyezanından kaynaklanan güzellik, varlığı kapsar ve
aslında bu birleyici güzelliğe “Cemalî Vahdet” denir.