Makale

Makale

Mesnevî-i Şerîf’teki Şâirin Kıssası’nın Patronaj Açısından Okunması

Reading “the Story of the Poet” in Mathnawī in Terms of Patronage

Derya Kılıçkaya
Yıl 2023, Sayı 2, Sayfalar:196-228

In this article, a parable (which will be called as the Poet’s Parable from now on due to its subject) in the
fourth volume of Mawlānā Muhammad Jalāl al-dīn Rūmī’s (d. 672/1273) Mathnawī, which consists of
approximately twenty-five thousand seven hundred couplets will be discussed in terms of patronage. While
reading and evaluating the story in terms of patronage, the commentary of Ahmed Avni Konuk (1868-
1938), who annotated the entire Mathnawī will be used. The poet we encounter in the Poet’s Parable is a
person who keeps his hopes for the world high, and therefore he faces with sadness and grief. However,
Allah is the one who bestows freely. Narrowing hope down to worldly goods is not in accordance with
Allah’s consent. Complying with the desires of not only the patrimonial ruler and but also the royal court
and always being in expectation can harm the poet. It is a known fact that some poets yearn to achieve a
worldly desire, such as obtaining better positions and make efforts to achieve this goal. When the desires
do not come true, sadness will follow it. In this article, we will try to examine “the Story of the Poet” both
in terms of patronage and Sufism. The proposition arisen during this study is as follows: “There is always a
contradiction between our desires and the reality. This contradiction usually ends up with sadness. The one
(“the poet” in this case) who cannot control his/her desires is doomed to blame his/her superior (“the vizier”
according to the story) and be unhappy.” When the story is read, it will be seen that as long as the poet is
willing to wait for blessings from man instead of God, he eventually will become disappointed.

Bu yazıda, Mevlânâ Muhammed Celâleddîn Rûmî’nin (ö. 672/1273) yaklaşık yirmi beş bin yedi yüz beyitten
oluşan Mesnevî-i Şerîf’inin dördüncü cildinde yer alan bir kıssa (Bu kıssa konusu itibarıyla Şâirin
Kıssası olarak adlandırılacaktır), patronaj açısından ele alınacaktır. Kıssanın patronaj bakımından okunup
değerlendirilmesi sırasında ise Mesnevî-i Şerîf’in tamamını şerh eden Ahmed Avni Konuk’un (1868-1938)
eserinden istifâde edilecektir. Şâirin Kıssası’nda karşımıza çıkan şâir, dünyaya dair ümidini yüksek tutan
bir kimsedir. Ümit, yüksek tutulduğu için de üzüntü ve keder beraberinde gelir. Hâlbuki Allah, karşılıksız
ihsan edendir. Ümitleri, dünya metâı ile sınırlandırmak ise Allah’ın rızasına uygun değildir. Patrimonyal
hükümdarın ve saray yaşamının arzularına uymak, hep bir beklenti içinde olmak, şâire zarar verebilir.
Şâirlerin bazılarının dünyevi bir arzuya ulaşmak, daha iyi makamlar elde etmek gibi sâiklerle yanıp tutuştuğu
ve bu uğurda gayret sarf ettiği edebiyat tarihinin bilinen hakikatlerindendir. Ancak arzulananlar gerçekleşmediğinde
beraberinde üzüntü gelir. Bu yazıda, Hazret-i Mevlânâ’nın Şâirin Kıssası olarak adlandırılan
hikâyesinin hem patronaj açısından hem de tasavvufî açıdan ne söylediğine yoğunlaşılacaktır. Bu odaklanma
sırasında geliştirilen önerme ise şu şekildedir: “Arzularımız ile gerçekleşecekler arasında her zaman
çelişki olur. Bu çelişki, bizim hanemize üzüntü olarak geri döner. Arzularını gemleyemeyen şâir, patronunu
suçlamaya ve mutsuz olmaya mahkûmdur.” Kıssa okunduğunda, Hakk’ın değil de insanın ihsanına takılıp kalan ve onu gözeten şâirin, eninde sonunda üzüldüğü görülecektir.