Article
Makale
Efsunlu Şehirde Edep: Nizâmeddîn Evliyâ’nın Melfûzât’ı
Civility in the Enchanted City: The Malfūzāt of Ḥażrat Niẓāmuddīn Awliyā
S. Razi Shaikh
Year 2024, Issue 2, Pages:73-86
Civility has been variously described as a social norm, an attitude, even a virtue. The wide variety of ascriptions
attached to it indicate as much its versatility as its indispensability for the construction of a sustainable
society. Yet how widespread is civility, across history and societies? This is a question that attempts to wean
the concept off its often-Eurocentric conceptualization, wherein civility was tied to the ‘civilizing process’
described and championed by Norbert Elias. This article undertakes a study of civility in a very different
social context, by zooming onto the Chishti khānqāh of Ḥażrat Niẓāmuddīn Awliyā’ in early thirteenth century
India. The underlying contention is that civility in this milieu was expressed through the key Sufi vocabulary
of adab, futuwwa and gharīb nawazi, it was not tied to the civilizing process of a Leviathan State. Rather, it
was the individual moral self, trained and elevated by a charismatic Shaykh, aided by the comradeship of the
khānqāh, and grounded in a world that was resolutely ‘enchanted’ that made the acquisition and solidification
of civility a feasible process. This article seeks a sociological examination of that project.
Edep, kimi zaman sosyal bir norm, bir tavır ve hatta bir fazilet olarak çeşitli şekillerde tanımlamıştır.
Kavrama atfedilen tanımların çeşitliliği, onun, sürdürülebilir bir toplumun inşası adına vazgeçilmezliğine
olduğu kadar çok yönlülüğüne de işaret etmektedir. Peki ama edep tarihte ve toplumlar arasında ne denli
yaygındır? Bu soru, edebin Nobert Elias tarafından tanımlanan ve savunulan “medenileşme süreci” ile
ilişkilendirildiği, kavramın ekseriyetle Avrupa merkezli bir kavramsallaştırmadan sıyrılmasını sağlamaya
çalışan bir sorudur. Bu makale, oldukça farklı bir sosyal bağlamda, on üçüncü yüzyıl başlarında Nizâmüddin
Evliyâ’nın Hindistan’daki hankahı özelinde edep kavramını mercek altına almaya çalışmaktadır. Çalışmada
ileri sürülen fikir, belirtilen sosyal çevredeki edebin, Leviathan devlet tipi bir medenileşme sürecine
bağlı olmaktan ziyade, âdâb ü erkân, fütüvvet ve garib-nüvâzlık (garipleri gözetme, kollama; onlara hoş
davranma, gönüllerini alma) gibi temel tasavvufî terminoloji aracılığıyla ifade edildiğidir. Bilakis, edebin
kazanılmasını ve pekiştirilmesini uygulanabilir bir süreç haline getiren şey, hankahtaki ihvan kardeşliğinin
desteğine ve hankah içinde kararlı bir biçimde sürdürülen “efsunlu” bir dünyaya dayanarak, etki sahibi
bir mürşidin terbiyesi altında tekamül eden bireysel ahlâkî benliktir. Bu makale, söz konusu uygulamanın
sosyolojik bir incelemesini amaçlamaktadır.