Article

Yorum

Benlik ve Ekosistem Arasındaki Duyarlı ve Sorumlu Karşılıklılık: Mânevî Hümanist Bir Yaklaşım

Responsive and Responsible Mutuality between the Human Self and Her Ecosystem: A Perspective of Spiritual Humanism

Jian Bao Wang
Year 2024, Issue 1, Pages:110-119

This paper investigates possibilities for ‘responsive and responsible mutuality’ between the human self and her ecosystem from the perspective of ‘Spiritual Humanism’. Spiritual Humanism is a global discourse emerging out of third-epoch Confucianism (so-called ‘Contemporary Neo-Confucianism’). As a theoretical framework, Spiritual Humanism places Humanity (ren) in the center; all four dimensions - self, community, Earth and Heaven - are transfused with the active vital power (qi) of Humanity (ren).  The implications of this discourse for ethical practice, particularly in the context of the global ecological movement, are significant: corresponding human reverence for the natural world, rooted in ‘spiritual’ or anthropocosmic rather than merely ‘secular’ or anthropocentric humanism, is a precondition for both environmental and intergenerational justice.

Bu makale, insan benliği ile ekosistemi arasındaki ‘duyarlı ve sorumlu karşılıklılık’ olanaklarını mânevî hümanizm perspektifinden araştırmaktadır. Mânevî hümanizm, üçüncü dönem Konfüçyüsçülükten (ki Çağdaş Neo-Konfüçyüsçülük olarak adlandırılır) doğan küresel bir söylemdir. Teorik bir çerçeve olarak mânevî hümanizm, insanlığı (ren) merkeze yerleştirir; dört boyutun tamamı -benlik, toplum, yer ve gök- insanlığın (ren) aktif yaşamsal gücü (qi) ile aktarılır. Bu söylemin, özellikle küresel ekolojik hareket bağlamında, etik uygulamalar için çıkarımları önemlidir: Salt ‘seküler’ ya da insan merkezli hümanizmden ziyade ‘rûhânî’ ya da antropokozmik temellere dayanan, doğal dünyayla uyumlu insânî hürmet, hem çevresel hem de nesiller arası adalet için bir ön koşuldur.